Ana Sayfa / Kaş - Kalkan / KAŞ / ANTIPHELLOS
Teke yarımadasının en güneyinde, aynı isimli koyun ucunda Kaş yerleşim birimi bulunmaktadır. Son yıllarda artan turizm potansiyeliyle kent tam bir turistik merkez haline gelmiştir. Kentin adının kökeni, M.Ö. 3000’li yıllarda Anadolu’ya göçerek güneye inen Nordik kavimler içerisindeki Lukka/Likyalıların akrabaları “Aprillalar”a dayanmaktadır. Aprillalar, önce denizden 900m. yüksekte Vehinda isimli Luwi kentine yerleşmişler, sonra nüfusu artarak genişleyen bu kent Phellos adını almış ve zenginleşmeye başlamıştır. Deniz ticaretine artan ihtiyaçla kent halkı yayladan kıyıya, inerek bugünkü Kaş’ın bulunduğu yerdeki Luwilerce kurulmuş, Habesuwa/Habesos isimli küçük liman kompleksine yerleşmişlerdir. Limanı çeşitli yapılarla donatmışlar ve buraya esas kentleri olan Phellos ile ayrı bir yerleşim olmadığını çağrıştırmak amacıyla Antiphellos “Karşı Phellos” adını vermişlerdir. Büyüyen “Karşı Pellos” bölgenin en önemli ticaret merkezi durumuna gelmiştir. Zamanla tüm Lukka/Likya kentleri gibi fakirleşen ve terkedilen kentin bulunduğu yöreye, 11. yy’ın sonlarına doğru gelen Tekeoğullarına bağlı kınık Türkleri, önce Kasaba ve Gömbe’ye yerleşmişlerdir. , ardından Antiphellos kentinin orijinal ismini bozmadan, Phellos’u atarak kısaca “Karşı” olarak telaffuz etmişlerdir. Zamanla bu sözcük “Karş”a sonra da “Kaş” a dönüşmüştür. Kentin tarihi, yukarıda belirtildiği gibi MÖ üçbinli yıllarda “Aprillalar”la başlamaktadır. Likya kıyı kentlerinin Mısır ile ilişkisini gösteren en güzel kanıt, Nefertiti’ye ait antik bir tahta kitaptır. M.Ö. 6.’yy’da Likya birliğine katılan kent daha sonra korsanların eline düşmüş, ardından Roma sınırlarına katılmasıyla gelişmeye başlamıştır. Kentteki ilk antik kalıntı, kıyıda doğu-batı yönünde uzanan blok taşlarla örülmüş 7 m yüksekliğinde ve 500 m uzunluğundaki rıhtım duvarlardır. Duvarların kuzeyinde dörtgen planlı 5 m yüksekliğinde taş bir podyuma sahip Bizans döneminde şapel olarak kullanılmış tek cellalı bir tapınak kalıntısı dikkati çeker. Kentin batı yönünde 26 oturma sıralı tiyatronun cavealarının orijinal yüksekliği bugün bile korunmaktadır. Oturma sıraları kemerli yarım daire şeklindeki dehliz-galeri üzerinde yükselmektedir. Tiyatronun arkasında dor nizamı ile inşa edilen Anıt mezarın, 2 m yüksekliğindeki giri kenarları kapı şeklinde işlenmiş olup, bunun bir taş ile kapatıldığı anlaşılmaktadır. Üstüne ölünün konulduğu taş bankın arkasında el ele tutuşmuş, dans eden ve elbise etekleri uçar şekilde 21 küçük kadın figürünün işlendiği bir friz görülür. Kentin nekropolu kuzey-batı yönünde olup, kaya mezarları ve sarkopaglar bulunmaktadır. Bugüne kadar korunan şehiriçinde üç kısımdan oluşan 1,5 m. yüksekliğindeki ev tipi ve işlemeli sarkopag en güzel örnektir.
